TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Can Atalay’ın milletvekili üyeliğinin düşürülmesi kararının okunmasına ilişkin açıklama yaptı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk Personel Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın görevden alınmasına ilişkin kararın TBMM’de okunmasına ilişkin şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi’nin muhatabı değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bu anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisi hiçbir şekilde Anayasa Mahkemesine veya Yargıtay’a başvuramaz.” Hükümeti denetleyen bir kurum değil. ‘Peki neden daha önce değil de şimdi okudunuz?’ diyenler var. TBMM Başkanlığı’nın bu kararın okunmasına izin vermemesinin ve kararın okunmasını bir şekilde bu noktada geciktirmesinin iki temel nedeni vardı. Bunlardan biri de Can Atalay’ın kararıydı. “Bu süreçte hukuki süreçleri tamamladı, ikinci olarak iki yüksek mahkeme arasındaki görüş ayrılıklarının giderilebileceği bir zemin oluşturdu. Ama bir şekilde süreç bittiği için bu karar Meclis’te okundu.” söz konusu.
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin (TFMD) 24. Geleneksel Basın Fotoğrafları Ödül Töreni bu akşam TBMM’de gerçekleştirildi. Törene katılan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Birleşik Arap Emirlikleri ziyareti sırasında TBMM’de okunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın üyeliğinin azaltılması kararına ilişkin açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş şunları söyledi:
“MARAS SİLMELERİNDE 29 BASIN ÜSTÜMÜZÜ VE FOTOĞRAFÇI ARKADAŞIMIZI KAYBETTİK”
“Arkadaşlarla sergiyi gezerken ve fotoğrafları kısaca değerlendirirken, Kahramanmaraş’ta harabelerin ortasında çocuğunun elini tutan o babanın yüzündeki sözlere – örneğin az önce burada gösterildi – bir kez daha şahit olduk. , içinde kopan fırtınaların yansıması gibidir. Bir yanda hüzün, bir yanda ayrılık, bir yanda yıkım; hepsini üst üste koyduğumuz bir yüz sözü. Enkazdan kurtarılan ve zirvede zafer işareti yapan yaralının gülümsemesi… O yıkıntıların ortasında bile hayat devam ediyor, hayata tutunmak büyük bir sınav. herkes tarafından verilmiştir.
Maraş depreminde 29 basın mensubu ve fotoğrafçı arkadaşımızı kaybettik. Burada hayatını kaybeden herkese bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Birkaç gün sonra 6 Şubat depreminin yıl dönümünü yaşayacağız. 6 Şubat’ı hiçbir zaman unutmayacağız ve unutulmasına da izin vermeyeceğiz. 6 Şubat’tan sonra bu salondakilerin çoğu muhtemelen deprem bölgesine giderek burayı birçok kez ziyaret etti. Buradaki ziyaretlerimizde hepimiz harabeyi, acıyı, zorluğu, yoksulluğu, bazı dünyevi imkanların artık hiçbir değerinin kalmadığını, para sahibi olmanın, güçlü ve zengin olmanın hiçbir anlam ifade etmediğini bizzat yaşadık ve gördük.
“YURT DIŞINDA OLUŞUMU MECLİS OTURUMUNA BAĞLAMAK SON DERECE YANLIŞTIR”
Son üç gündür yurt dışına seyahatteydim. Bu dönemde Can Atalay hakkındaki karar TBMM’de okundu ve üzerinde birçok tartışma yapıldı. Bu tartışmalara girmek için değil, söylenen bazı sözlere açıklık getirmek için 4-5 temel noktanın altını çizmek istiyorum. Öncelikle Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığım üç günlük ziyaretin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bu oturumla veya mahkeme kararının okunmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü biliyorsunuz Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yaptığımız bu geziye diğer partilerden arkadaşlarımız da katıldı. Böylece Meclis ve heyeti olarak aylar öncesinden planlanan, o ülkenin yetkilileriyle tarihleri kararlaştırılan bir geziyi gerçekleştirdik ve çok şükür çok faydalı sonuçlar verdi. Yurt dışında bulunmamı Meclis oturumuna bağlamanın olağanüstü derecede yanlış, olağanüstü derecede yersiz ve olağanüstü derecede adaletsiz olduğunu belirtmek isterim.
“BEN BURADA OLSAYDIM BOZDAĞ MECLİS SALONUNA GELİR VE O MAHKEME KARARINI MECLİS’TE OKUTURDU”
İkincisi; Türkiye’de olsam bile başkanlığını yapacağım Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin oturumları kurultayla belirlenecekti. Gelenek gereği TBMM Başkanı, örneğin 1 Ekim’de TBMM’nin açılışına veya bütçe görüşmelerinin ilk ve son oturumlarına başkanlık eder. Bunun dışında Meclis rutin çalışmalarını o hafta görev yapan Meclis Başkan Yardımcılarının başkanlığında yürütür. Ben burada olsaydım bile o hafta görevde olan Meclis Başkan Yardımcımız Sayın Bekir Bozdağ Meclis kürsüsüne çıkar ve o mahkeme kararını Meclis’te okuturdu.
“TBMM, NE ANAYASA MAHKEMESİNİ, ne de YÜKSEK MAHKEMEYİ DENETLEYEN BİR KURUM DEĞİLDİR”
Üçüncüsü olarak; Bizler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak, en başından beri, iki yüksek yargı arasındaki bu görüş farklılıklarına ve anlaşmazlıklara taraf olmama konusunda özel çaba gösterdik. Seçimlerde ve yemin terör töreninde Can Atalay’ın isminin okunması, ilerleyen süreçlerde milletvekili olarak kişilik haklarının verilmesi ve Atalay’ın ortak anlayışıyla TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na seçilmesi. Daha sonraki süreçte partilerin, aslında TBMM Başkanlığı’nın ortaya koyduğu bir durum. Bu bir duruştur. Dolayısıyla bu dönemde Anayasa Mahkemesinin muhatabı Türkiye Büyük Millet Meclisi değildir ve bu anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisi ne Anayasa Mahkemesini ne de Yargıtay’ı denetleyen bir kurum değildir. Bu anlamda Anayasanın mevcut kararına göre bir yargı süreci tamamlandı. Bu kapsamda mahkemenin kararı 84’üncü sayı çerçevesinde Meclis’e gelmiş, yazılı olarak Meclis’e iletilmiş ve Meclis’te okunmuştur.
‘Peki neden daha önce değil de şimdi öğrettiniz?’ diyenler var. TBMM Başkanlık Divanı’nın bu kararın okunmasına izin vermemesinin ama bir şekilde bu noktada kararın okunmasını engellemesinin iki temel nedeni vardı. Bunlardan biri Can Atalay’ın bu süreçte hukuki süreçlerini tamamlamış olması; İkincisi ise iki yüksek mahkeme arasındaki görüş ayrılıklarının çözümlenebileceği bir zemin oluşturmaktı. Ama bir şekilde süreç tamamlandığı için bu karar Meclis’te okundu.
“GÖRÜŞ FARKLILIKLARINI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN GEREKLİ OLDUĞUNDA ANAYASA VE YASAL DÜZENLEMELER YAPMAK TBMM’NİN GÖREVİDİR”
Bu tartışma ya da bireysel tartışmalar bize başka bir konuya odaklanmamız gerektiğini gösteriyor. Sadece Meclis Başkanı olduğum dönemde değil, milletvekili olduğum dönemde de değil, ondan önceki süreçlerde de Anayasa’yı defalarca okumuş biri olarak 1982 darbesinin doğru olduğuna inananlardanım. Anayasanın kendi içerisinde bazı mayın tarlaları barındırdığını ve Türk demokrasisinin bu alanlardan kurtulmak için çaba göstermesinin şart olduğunu ifade etti. Bu amaçla bu anlamda oturup çalışmak, özellikle yüksek yargı mahkemeleri arasındaki bu ve benzeri görüş farklılıklarını ortadan kaldırmak, gerektiğinde anayasal ve yasal düzenlemeler yapmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevidir. temel sorumluluklarından biridir. Ayağa kalkıp bu konuları konuşabilirdim, hepsini anlatabilirdim ama Türkiye Büyük Millet Meclisi sorunların çözülebileceği bir yerdir. Bu anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisi gerektiğinde anayasayı ve maddelerini değiştirebilecek bir yerdir. Mevcut anayasamızda herkesin sorumlulukları ve yetkileri açıktır. Bu sorumluluk ve yetkiler karşısında herkes devletin ciddiyetinin kendisine verdiği görev çerçevesinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirir.”